NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
168 - (2378) حدثنا
زهير بن حرب
ومحمد بن
المثنى
وعبيدالله بن
سعيد قالوا:
حدثنا يحيى بن
سعيد، عن عبيدالله.
أخبرني سعيد
بن أبي سعيد
عن أبيه، عن
أبي هريرة.
قال: قيل:
يا رسول الله!
من أكرم
الناس؟ قال
"أتقاهم"
قالوا: ليس عن
هذا نسألك.
قال "فيوسف
نبي الله ابن
نبي الله ابن
نبي الله ابن
خليل الله"
قالوا: ليس عن
هذا نسألك.
قال "فعن
معادن العرب
تسألوني؟ خيارهم
في الجاهلية
خيارهم في
الإسلام. إذا
فقهوا".
{168}
Bize Züheyr b. Harb ile
Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Saîd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize
Yahya b. Saîd, Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Saîd b, Ebî Saîd,
babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Ebû Hureyre şöyle demiş:
— Yâ Resûlallah! İnsanların en hayırlısı
kimdir? diye soruldu: «En ziyade takva sahibi olanıdır.»
— Bunu sormuyoruz, dediler.
«O halde Halilullah'ın
oğlu Nebiyyullah'ın oğlu, Nebiyyullah'ın oğlu Nebiyyullah Yûsuf’dur.» buyurdu.
— Bunu sormuyoruz, dediler.
«Şu halde bana Arabların
madenlerini mi soruyorsunuz? Onların cahiliyyet devrindeki hayırlıları fakih
olurlarsa İslâm'da da en hayırlılarıdır.» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsi Buhari
«Kitâbu'l-Enbiya» ve «Menâkıb-ı Kureyş»'de; Nesâî «Tehir» bahsinde tahric
etmişlerdir.
Kerem: Hayrın çokluğu
demektir. Burada ondan şeref mânâsı kastedilmiştir. Ashabın sorduğu suale
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) keremin en umumî ve şumüllû manâsıyla
cevâb vermiş, en kerim insanın Allah'dan en çok korkan kimse olduğunu bildirmiştir.
Yâni ehl-i takva olan kimsenin hayrı çok olur. Böylesi hem dünyada insanlara
çok faydalı olur, hem de âhirette en yüksek dereceleri kazanır. Ashab bunu
sormadıklarını söyleyince, o halde Yûsuf (Aleyhisselâm) 'dır diye cevâb
vermişlerdir. Yûsuf (Aleyhisselâm)'ın silsilesindeki Nebiyyullahların yerine
isimlerini koyarsak şu şekli alır. Yûsuf b. Ya'kub b. îshâk b. İbrahim
El-Halil. Görülüyor ki, Hz. Yûsuf üç Nebinin neslinden gelmiş nesep itibariyle
son derece şerefli bir zâttır. Kendinin de Nebi olması şeref üstüne şereftir.
Bunun dışında Yûsuf (Aleyhisselâm) yüksek ahlâk sahibi, ilm-i rüyaya aşma,
dünya riyasetini son derece güzel ifa etmiş, herkese karşı şefkat ve merhamet
göstermiş. Kıtlık senelerinde halkı açlıktan kurtarmış, hülâsa dünya ve âhiret
hayırlarını kendinde toplamış bir zattır. Ashab bunu da sormadıklarını
söyleyince maksatlarının Arab kabileleri olduğunu anlamış ve: Cahiliyyet
devrinde hayırlı olan Arabların fakih ve âlim olmak şartiyle İslâm'da da
insanların en hayırlısı olduklarını beyan buyurmuştur. Kaadî İyad diyor ki: «Bu
hadîs üç sualde bütün keremin umumiyle hususiyle, mücmeliyle mufassalıyla ancak
ve ancak din olduğunu tazammun etmektedir.»
Arabların madenlerinden
murad asılları yâni Arab kabileleridir.